Derin Devlet I

               Türkiye siyasi hayatında derin devlet önemli bir hakikattir. Ancak bir hakikat olduğu kadar bir duyguya, bir anlam verme biçimine de işaret eder. Derinlik bir yandan, devletin görünen kısmının dışında bir görünmezi bulunduğuna, sürekli bir “başka” mantığın iş başında olduğuna dikkat çeker. Siyasi alanda birbirleri ile alakasız gözüken, zıt ve keyfi uygulamaları bir mantık içinde anlamamızı ve anlatmamızı sağlar. Bir yanıyla ise “derin devlet” terimi, toplumsal bilinçaltını, toplumun konuşmadan bildiğini, sezip de söyleyemediğini ifade etmesine olanak tanır. “Derin devlet” bahsi sayesinde korkularımız, endişelerimiz konuşulabilir olur.

               “Derin devlet”genellikle siyasi alandaki şiddete, felaketlere, iki yüzlülüklere maruz kalanların başvurduğu bir kavramdır. Türkiye’de ezilenlerin, özelliklede Kürtlerin mücadelesi ile siyasi lügatın başat terimlerinden biri haline gelmiştir. Ancak “derinleşmek” sadece siyasi değil, ekonomik ve toplumsal bir yönetim biçimidir de.

Türkiye gibi kaynakların, nimetlerin ve hakların sürekli olarak devlete yakınlık derecesine göre dağıtıldığı bir ülkede derinleşerek ilişkilenmek siyasi ve toplumsal gruplara ciddi materyal getiri sağlar. Yasaların doğrudan zenginlik ve yoksulluk yarattığı, birilerini ihya edip birilerini mahvettiği tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de sürekli sahne arkası ilişkiler kurulur, bozulur, tekrar kurulur. Bırakın ihaleleri, dershaneleri, bir minübüs durağının nerede kurulduğundan, benzin istasyonun nerede açıldığından, yolun nereden geçtiğine kadar insan hayatını en kökünden etkileyen herşey, bu sahne arkasında belirlenir. Derinleşir. En ufak kararlar dahi, insanların gündelik hayatta etkileyebileceği konular olmaktan çıkartılarak mühimleştirilir, saklanır, sırlaştırılır.

               Ondandır ki Türkiye’de hemen herkes bir eksiklik duygusuyla yaşar. Bildiği yarımdır. Olduğu yarımdır. Hak hep başkalarının, iş hep başkasında, sırlar hep biraz daha derindedir. Nimetler hep birilerini es geçmiş ve sadece o derin ilişkilerin içinde olanları ödüllendirmiştir. 1990larda Kürdistan’da derin devlet bir büyük felaket coğrafyası yaratırken, Türkiye kentlerinde derin devlet yolsuzluk, hortumlama ve ihalelerde kendini göstermiştir. Kürdistan coğrafyasında faili meçhuller yaşanırken, Türkiye coğrafyasında yolsuzluk ve yoksulluk, devri anlamanın popüler lügatı olmuştur.

               AKP’nin 2000lerde yükselmesine sebep olan faktörlerden bir tanesinin, derin devleti tasfiye vaadi olduğu söylenebilir. AKP sahne arkasını mesken tutmuşları; başta orduyu ve sonrada devrin eğitimli seçkinlerini karşısına almış, bir süreliğine de olsa bir eşitlik duygusu yaratmıştır. Benzer bir şekilde AKP çeşitli sosyal politikalarla seçkin olmayanları da içermiş, böylece sahne arkası görece ifşa edilirken, toplumda nihayet sahnede olmanın tatmini gelişmiştir.

               Ancak şimdilerde sadece siyasi alanda değil, toplumsal alanda da AKP ile ilgili olan bu hissiyat gittikçe kendini “derin AKP” hissiyatına bırakmıştır. Hatta bu hissiyatın siyasetten önce toplumsal alanda “sezildiğini” söylemek gerekir. AKP’nin sosyal politikalarının tamamının; yardımlardan İŞKUR’a, kentsel dönüşümden primsiz sağlık sigortasına kadar, insanları ayrıştırarak ödüllendirmesi, toplumda yeni bir “eksikilk” duygusu uyandırıyor. Üstelik bu sefer etnik, inançsal ve kimliksel ayrımların çok daha keskinleştiği kent coğrafyalarında, AKP  siyasetleri, yandaşlarını ihya mekanizması olarak algılanmakta, her toplumsal kesim farklı sebeplerle kendinin ayrımcılığa uğradığını düşünmektedir. Bir diğer deyişle eskiden yoksullar ve zenginler, seçkinler ve sıradanlar şeklinde ayrışan sahne ve sahne arkası bugün bambaşka bir toplumsal haritaya tekabül ediyor. AKP kentsel alanda sürekli yeni korkulara, dedikodulara, tedirginliklere yol açıyor. Bir gizli planı olduğu, Alevilere, kadınlara, Kürtlere karşı sürekli bir komplo peşinde olduğu düşünülüyor. Siyasi alanda ortaya çıkan “derin devlet” ya da “paralel devletin” toplumsal alanla ilişkilendirilmesi konusuna bir dahaki yazıda devam edeceğim.

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir