Devlet çetedir zaten. Büyük ihtimalle savaşta, sonra da masalarda kazanan bir grubun, bir bölgedeki kaynaklar üzerinde egemenliğini ilan ederek, hukuk ve şiddeti tekelleştirmesidir. Sonra iş, gündeliğe sızmaya, kurallarla, kurumlarla, belgeler ve temsillerle kendini gündelik hayatta olduğundan başka bir şekilde sunma kapasitesine kalır. Çete olduğunu unuturuz.
Sömürge devletinin çete olduğu unutulmaz tabi. Her gün yeniden hatırlanır. O hatıralamaya, o taşa toprağa sızan büyük sırra, derin devlet denir.
Bir takım insanların-seçilmiş de olsalar- tüm kaynakların nasıl nerede ne şekilde kullanılacağına, kimin nereye gideceğine, nerede kalacağına karar vermeleri filan, çetenin tanımının ta kendisi değil mi? Muhalefeti de hapse atar, öldürür. Çete çünkü.
Bazen devlet el değiştirir, eğer bir başka çete “paralel” örgütlenip onu yerinden ederse. AKP devleti ele geçirirken ve geçirdiğinde Türkiye halklarına musallat bir tarihi çeteyi, orduyu ve elit bürokrasiyi, yerinden etmeyi başarmıştı mesela. Çoklu tarihsel sebepleri var. Şimdilik onları bir kenara bırakalım.
Bu devir devletin çete olduğu Hakikatinin fışkırdığı bir devir. Dünyanın her yanında. Bulgaristan’da, Yunanistan’da, Mısır’da, Suriye’de…
Achille Mbembe 2005’te Afrika için yazıyor: Afrika’da neoliberal çağda üç büyük dönüşüm devletliliğe talip çeteleri çoklaştırıyor, parçalı egemenlik alanları yaratıyor ve çatışmaları arttırıyor. Birincisi para kaynaklarının daralmasıyla birlikte doğal kaynakları yağmalamanın birincil gelir kaynağı olması ve bunlardan elde edilenlerin ulus aşırı kurulan ağlarla pazarlanması. İkincisi özelleştirme ve ekonominin ve devletin liberal kanunlara göre yeniden düzenlenmesi. Üçüncüsü ise toplumsal bölünme.
Birincisinin sonucunda doğal hayat ve müşterek alanların yağmalanması etrafında kümelenen siyasi ağlar ve bu siyasi ağların içerdiği çeşitli ara yapılar oluşur ve palazlanır. İkincisi sonucunda “devlet dışı” alanlarda yeni egemenler türer. Bu egemenler arası para ve insan akışı ve acısı hızlanır kontrol edilmesi zorlaşır. Devletler ve devletmiş gibi yapabilenler, haraçtan, faziden, borçlandırmadan kazanır, hayırseverlikle meşrulaşır. Üçüncüsü olan toplumsal bölünme ise devlet ve çeteler tarafından kışkırtılır. Bunun sayesinde devlet bir takım toplumları düşman ilan eder, toplumsal muhalefeti, kolluk güçlerini kullanarak sindirir. Kimi zaman devleti ele geçirmiş olanlar kendini, kendi kışkırttığı toplumsal kutuplaşmaların “arabulucusu” olarak konumlandırarak, diğer çeteler karşısında bir üstünlük sağlar. Bir yandan da açık ve gizli olarak ve kültürel anlamda tarafını tutup kayırdıklarını, hatta bazen bölüşüm mekanizmalarının dışında tutsa dahi, korku ve tedirginlikle kendine sadık kılar. Bu çeşit çeşit çeteler- devlet de dahil olarak,- ve çıkar ağları, hepsi hakkı, dili, doğayı ve müşterek alanları yağmalayan bu çeteler, sürekli bir çatışma halindedir Afrika’da. Sürekli esas oğlan, devlet olmaya çalışırlar. Kan gövdeyi götürür.
Yani 21. Yüzyılın Hakikatı ilk kez kadim Afrika topraklarında göstermiştir kendini, evrensel gerçekliğini. Devletler dünya ekonomisinin yeni birikim biçimlerinde rekabet edebilir kalmak uğruna yaptıkları dönüşümler sonucunda sırlarını açığa çıkarmış, egemenliğe talip bir dolu topluluk-sermaye-güç odağı oluşturmuşlar, kendilerini görece hale getirmişlerdir.
Türkiye ile benzerlik ortada. Ergenekon, ordu, AKP, cemaat hepsi gözle görülür birer çete. El koyduklarını, gasp ettiklerini paylaşma derdinde. Kültürü, hakkı, toprağı, doğayı, yaşamı ve daha nicelerini.
Niye KCK’yi saymıyorum ya da Kürt hareketini? Ekoloji ve kadın merkezli demokratik özerklik perspektifi yüzünden. Derinlik ve çetecilik erkeklikle göbekten bağlı ve belli ki babadan oğula geçiyor. Ekolojik yağma, sistemin en büyük girdisi. Devletin çete olduğunu unutmak ise iktidarı; sanki merkezi bir yerde toplanıyormuş, oradan dağıtılıyormuş, bizden yukarıda ve uzaktaymış gibi tahayyül etmeye dayanıyor.
Biraz seyirci gibi seyrediyoruz şimdi. Ben şahsen çekirdek çıtlıyorum. Bir dünyanın fecaatini, bir haklı çıkışı sindiriyor, bir büyük gaspın şeceresini, bir büyük sonu merakla izliyorum. Şimdilik.