Hakikat Gültan Kışanak’a Tanık

Uludere’de yaşanan büyük felaketten bir kaç gün sonra, 3 Ocak 2012’de, Barış ve Demokrasi Partisi Eş Başkanı ve Milletvekili Gültan Kışanak, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısının gördüğü en çarpıcı konuşmalardan bir tanesini yaptı. “Önce özür dileyin, af dileyin, utanın, üzüntü duyun” diyordu. 19u çocuk 35 insanın ölümüne operasyon kazası deyip geçiştiriyorsanız, onların parçalanmış bedenlerini görmezden gelip susuyorsanız, bu ülkede terör sorunu değil “vicdan sorunu,” “insanlık sorunu” var diyordu. “Siz terörle değil halkla mücadele ediyorsunuz” diyordu. “Sizin”diyordu “neyiniz bizden üstün?” “Neyiniz bizden fazla?” “Kök salmanıza izin vermeyeceğiz diyorsun. Neyin kök salması? Bizim köklerimiz o kayaların, o taşların, Cudi’nin, Gabar’ın, Ağrı’nın, Munzur’un en derinlerindedir,” “Atamız, dedemiz, mezarımız, dilimiz, kültürümüz buradadır. Neyin kök salmasına izin vermiyorsun?” “Biz onursuzsuzluğu kabul etmiyoruz. Eşit yurttaşlar olarak, özgürce, yan yana ve onurlu yaşayacağız.”

Bundan neredeyse 50 yıl önce Martin Luther King Jr. Washington’daki Siyahların Sivil Hakları Hareketi’nin mitinginde yaptığı konuşmasına başlarken de benzer bir şekilde Amerika’nın içinde bulunduğu utanç verici durumdan bahsediyordu. “Bize ne zaman tatmin olacaksınız diye soruyorlar?” “Onlara polis zulüm ve dehşetinin bittiği ana kadar asla tatmin olmayacağız diyoruz. Adalet sular gibi çağlamadıkça ve haklar gür bir nehir gibi coşmadıkça asla tatmin olamayız ve olmayacağız.” Ünlü konuşmasına ismini veren “Benim bir hayalim var” sözcüklerine geldiğinde ise King “Gün gelecek” diyordu “bu ulus ayağa kalkacak ve kendi inanç değerlerini tam anlamıyla yaşayacak. Şu husus apaçık ortadadır ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır.” “Evet, bir hayalim var. Gün gelecek özgürlüğümüzün önünde birer engel olan bütün vadiler yükselecek, bütün dağlar eğilecek, engebeli yerler hizaya gelecek ve Allah’ın yüce şanı yeryüzüne inecek ve bütün canlılar bunu hep birlikte göreceğiz.”

Modern dünyada dil fazlasıyla işlev yüklenmiştir. İkna, inkar, imha, itibar hep dil ile yapılır. O yüzden dilin sadece Hakikat’i anlattığı anlar böyle güçlü iz bırakırlar. Martin Luther King’in önderlik ettiği hak mücadelesi boyunca, Alabama’dan Missisipi’ye, NewYork’tan Chicago’ya bir çok devlet görevlisi, polis şefi ve basın mensubu mikrofonlara onun ne denli düzen bozucu olduğunu ve nasıl da Amerika’da yaşanan huzursuzluk ve şiddeti arttırdığını haykırdı. Hiç kimse onları hatırlamaz ama Martin Luther King’in sözleri ezbere bilinir. Türkiye’de sarf edilen nefret dolu sözcüklerin sahipleri de unutulmaya mahkum. Oysa Gültan Kışanak tarih yazmıştır. Konuşmasında belirttiği gibi “insan kendi yerini kendi tayin eder: duruşuyla, tavrıyla, sözleriyle.” Gültan Kışanak kendi yerini hep hakikatın yanında tayin etmiştir.

Ne demiştir Gültan Kışanak? Bir avucunu bile vermeye razı gelmeyeceğinizi her gün yeniden ve yeniden haykırdığınız vatan toprağı, o kök salmasına izin vermeyeceğiz dediklerinizin kemikleri ve dağları, nehirleri, ağaçları, ataları ve adlarından, dillerinden ve kültürlerinden oluşur. Ondandır ki terör bitmedi bitmez.

Ya Martin Luther King Jr. ne demiştir? Amerikan rüyası sadece beyazların rüyası olmaya devam ettikçe siyahın da beyazın da huzur bulamayacağını, birinin özgürlüğünün eksikliğinin öbürünün vicdanının eksikliğine denk geleceğini söylemiştir. Neden hep siyahlar polis şiddetine maruzdur, niye hep onlar dayak yerler, teşhir edilir, nefret edilir ve hapse atılırlar?

King, Amerikan rüyasının yerine kendi rüyasını koyar: Bir gün elbet herşeye rağmen Alabama’da ve Missisipi’de eskiden efendi ve köle olan beyaz ve siyahların çocukları elele tutuşacak ve insanlar derilerinin rengi ile değil, kişiliklerinin sağlamlığı ile yargılanacaktır. Yani kendileri için tayin ettikleri yerlerindeki duruşlarıyla, tavırlarıyla ve sözleriyle…

Bir gün elbet Kışanak’ın da hayali gerçek olacaktır. Hükümette olanlar, özür dileyecek, yas tutanların acılarını paylaşacak, hicap edecek ve öldürdüklerinin yakınlarına sarılacaklardır. O güne Türkçe dili “barış” diyor.

Martin Luther King, 1967 yılında yaptığı başka bir konuşmada Amerika’nın savaş politikasını eleştirmiş ve Vietnam’ı bir sömürge haline getirmeye çalışmaktan vazgeçmesi gerektiğini söylemişti. Muhafazakarlar King’e zaten karşıydı. Ama o güne kadar onu destekleyenlerin de hakikatin ne kadarını kaldırabileceklerinin bir sınırı vardı. Çoğunluk King’in bu tavrının kendi haklı davasına zarar verdiğini söyledi. King pek az bir zaman sonra 1969’da öldürüldü.

Gültan Kışanak’ın da belli ki hakikatin yanından ayrılmaya niyeti yok. Uludere’lilere sarıldığı gibi, toprağa kanını dökmesi olası diğer kişilere de sarılıyor. Barış gelmediği için hicap duyuyor. Başkalarının acısını paylaşıyor. Eğer bunlar, Kışanak’ın dokunulmazlığının kaldırılmasına sebep olacak ise, demek tarihten hiç ders alınmıyor.

Yine de efkara hiç hacet yok. Nihayetinde Amerika hakikatin gücüne dayanamamış ve Vietnam’dan çıkmıştır. Bugün Vietnam dünya tarihinin bir utanç sayfası olarak hatırlanır. Türkiye’de de hakikat galip gelecek. Bütün çocuklar evlerine dönecek.

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir