Şirket mi, ulus devlet mi, topluluklar birliği mi?

 

Yayınlanma tarihi: 20 Mart 2015 – Yeni Özgür Politika (internet sitesi arşivine erişim bulunmamaktadır)

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı son konuşmalar kanıtlıyor ki, yeterince uzun yaşarsanız hakikatin ortaya çıkışına muhakkak tanıklık edersiniz. Hele Türkiye gibi skandal niteliği taşıyan sözlerin fütursuzca söylenmesi gelenek halini almışsa. Türkiye’yi bir anonim şirket gibi yönetmek istediğini, hukukun bu arzuladığı yönetim biçimi için bir pranga haline geldiğini, yürütmenin yargı ve yasamanın yerini alması gerektiğini açık yüreklilikle dile getirdi sayın cumhurbaşkanı. Akıllara ziyan.

Bu proje gerçi çoktan deşifre olmuştu. Bülent Küçük’ün şirket/devlet üzerine yazdıklarını hatırlamakta fayda var. Vatandaşın müşterileştiği, demokrasinin müşteri memnuniyeti şeklinde anlaşıldığı, iyi yönetimin müşteri arzularını her türlü manevra ile biçimlendirmek olduğu, diplomasinin al-ver hesabı ticari pazarlıklara indirgendiği, yöneticilerin kar sağlandığı ölçüde kimseye hesap vermediği bir dünya AKP’nin dünyası. Tüm bunların bir Müslümanlık tınısı ile yapılması, kadın bedenine yönelmiş bir ahlak, İslami bir dil ve günah ile hastalığı (tecavüz, içki, sigara örneklerinde olduğu gibi) eşleştiren ayar çekilmiş bir ilahiyatla savunulması artık AKP’nin aslen yıkıcı bir kar makinası olduğu gerçeğini saklayamıyor.

Bir toplumsallığı anlamak için onun sadece nasıl ürettiğine (kar, mal, mekan), nasıl tükettiğine de bakmak gerekir. Daha doğrusu nasıl ve neyi harcadığına. Harcama toplumda zevkin ve keyfin oluştuğu yerdir. AKP toplumsallığının ilginç bir tüketim, harcama kültürü var. Keyif aldığı şey “eski” diye nitelendirdiği ve “yeni” Türkiye’nin fıtratına uymayan herşeyin ve herkesin çokca sözle, şölenle ve şiddetle yok edilmesi. Kazınıp atılması. Çocuklardan ve kadınlardan başlayarak. Bir de tabi “eski” erkekliği iktidarsızlaşmaktan, onun galeyanlarından, müthiş zevk alıyor. Bir çeşit ırkçılık. İlla bir etnik gruba değil de, eski diye mimlenen her şeye yönelmiş bir tiksinti. CHP, MHP, yurtsever Kürtler, taş atan çocuklar, yüzünü kapayan gençler, bunların hepsine karşı ontolojik bir nefret.

Selahattin Demirtaş’a bu kadar kafayı takmalarının, HDP’den böylesi bir korku duymalarının sebebi, tam da ikisi de kendini harcatmadığından, galeyana gelmediğinden yeni Türkiye’nin alternatif geleceğine işaret ettiklerinden olsa gerek. Sakin sakin, ince ince “Türkiyelileşiyor” HDP, yani tüm Türkiye’yi yönetmeye dair bir talep geliştiriyor. Seçime yaklaştıkça AKP, HDP’yi provoke edip onu bir harcama ekonomisinin içine çekmeye çalışacaktır. Soğukkanlı ve kararlı olmakta yarar var. Keşke MHP’de artık işlevsizleşmiş Kürt düşmanı milliyetçiliğinden başka bir var olma sebebi bulsa kendine. Ortadoğu’nun genişlemiş coğrafyasında klastrofobik “vatan bölünmez, şehitler ölmez” sloganının gittikçe anlamını yitirdiğinin ayırdına varsa.

AKP’nin en önemli kurumları sivil toplum alanında ve düşünce kurulu düzeyinde geliştirdikleri. Dünyanın genel geçer akçesi haline gelmiş her lugatını başarıyla gasp edip, İslami tını, neoliberal işlevsellik ve kendi iktidarlarını pekiştirici bir içerik verip iç ve dış kamuoyuna pazarlıyorlar. Barış, güvenlik, demokrasi, postkolonyalizm, hepsini alıp, AKP formatına büründürüp satıyorlar. Hükümetin doğrudan yardımıyla düşünce “piyasasında” tekelleşiyorlar.

HDP ve özgürlük ve demokrasi güçlerinin tamamının bu tekelle daha etkin başa çıkması gerekiyor. Şu an için teorik ve kısıtlı bir uygulama ile gerçekleşen siyasi ve toplumsal alternatifleri hem geçer akçe kavramlarla anlatıp, hem de düşünce ve araştırma alanını yeniden örgütlemek yani özgürlük düşüncesini daha etkin anlatabilmek, geliştirmek ve yaygınlaştırabilmek için tüm dünya hiç olmadığı kadar kulakları açık harekete bakıyor. Türkiye’yi anonim şirket gibi değil, koordine olmuş komünler, ağlar, örgütler ve özgür topluluklar olarak düşlemenin neye tekabül ettiğini daha iyi anlamak istiyorlar.

 

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir