HDP ve CHP Meselesi

25 Mart 2014

HDP ve CHP seçmenleri sosyal medayada kıran kırana bir mücadele sürdürüyorlar. CHP seçmenleri oyların bölünmemesi için HDP’nin seçimlerden çekilmesini, HDP’ye gönül vermişlerin dahi CHP’ye oy vermesini salık verirken, HDP’lilerse neden CHP’nin kendileri için bir seçenek olamayacağını anlatıyorlar. CHP ile ilkesel olarak, neoliberalizmden Kürtlerin özgürlüğüne kadar her konuda ayrılan bir parti kitlesinin oyları bölme suçlamasıyla karşılaşması elbette abes. Aynı şekilde en üst düzeyde yapılmış olan basına açık görüşmelerde CHP’nin HDP’ye “sizle olmak bize zarar verir” dediği gerçeği basına defalarca yansımışken HDP’nin CHP seçmenleri tarafından ittifaka çağrılması da gerçekçilikten bir o kadar uzak.

Tahir Elçi’nin ardından

“Yüzükoyun düşenler kervanında bir sevdiğimizi daha yitirdik”

Bugün Kürdistan’da yaşananları ancak Amerika’nın Irak işgali ile benzeştirerek okumak mümkün. Çünkü Kürdistan’da devletin ve devlete direnişin  paylaştığı hiç bir hukuki veya toplumsal zemin yok. Tamamıyla ayrı mantıklar üzerinden işeyen ve birbirleri ile sadece şiddet alanı dolayımıyla ilişkilenebilen iki apayrı dünyadan bahsediyoruz. Tahir Elçi’nin ölümü, hem çok sevdiğimiz birini kaybetmenin acısını, hem de bu ayrışmanın tanıklığının sancısını içeriyor.

Buradan bir cikis var mi? Ya da neden HDP’deyim?

Nazan Üstündağ  5 Mart 2014

Yolsuzluk krizi başladığından beri aklımda Haydar Darıcı’nın Sabancı Üniversitesi’nde Leyla Neyzi danışmanlığında yazmış olduğu tezden bir bölüm var. Tez 2006’dan itibaren Terörle Mücadele Yasası kapsamında yargılanan, nam-ı diğer taş atan çocuklar hakkında. Çocuklar Darıcı’nın Adana’da yaptığı mülakatlarda göçü, baskıyı, yoksulluğu, kentteki ve okuldaki ayrımcılığı ve daha binbir dertlerini anlatırken, bir noktada “Büyükler siyasetin ne kadar ciddi bir iş olduğunu anlamıyorlar” diyorlar. Kulağıma küpedir.

Scroll to Top