Yayınlanma tarihi: 7 Şubat 2014 – Yeni Özgür Politika (internet sitesi arşivine erişim bulunmamaktadır)
SAMER’in Erdem Yörük koordinatörlüğünde yaptığı sayısal araştırma çok ilginç veriler ortaya çıkardı. Bugün daha önceden sözünü ettiğim etnografik saha araştırması ışığında bu verilerin bazılarını tekrar gündeme getirmek istiyorum. (Konuya ilişkin iki yazı geçtiğimiz iki hafta Özgür Gündem’de yayınlandı.)
Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin (SAMER) araştırmasına göre İstanbul’da Topbaş’ın oyu yüzde 51, Sarıgül’ün yüzde 37, Önder’in ise yüzde 7.58. Yine KONDA’nın açıkladığı Türkiye çapındaki anket sonuçları da bu verilerle uyum gösteriyor. Bu hakikaten açıklanmaya muhtaç bir durum. Türkiye’de seçmenlerin bu kadar skandal karşısında, üstelik ekonomik kriz başlamışken, yolsuzluklar bu denli ifşa olmuşken nasıl olup da hala aynı ısrarla aynı seçimleri tekrar tekrar yapmaktan yorulmadıkları sosyal bilimin ve siyasetin ciddiye alması, yakından incelemesi gereken bir durum. Hele ki yeni kurulmuş bir parti olan HDP için.
Saha çalışmaları bu sonuçları biraz olsun anlamlandırmamıza olanak tanıyor. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki Türkiye’de seçimlerin sonuçlarının ne olacağı büyük oranda yoksulların ve alt gelir gruplarının tercihine göre belirleniyor. Örneğin İstanbul’da yaşayan nüfusun yüzde 50’si 1500 YTL’nin altında hane gelirine sahip. Bu gelir grubunun büyük bir kısmı Kürtler de dahil olmak üzere halen AKP’li. Önder ile Topbaş’a oy veren Kürtler’in oransal farkı gelir arttıkça kapanıyor, gelir azaldıkça açılıyor. Yani yoksullar Topbaş’a oy veriyor.
Kürtlerin metropollerde AKP’ye yönelmesinin çok çeşitli sebebleri var, bunlardan birincisi sosyal politikalar, ikincisi dindarlık; daha doğrusu hayatı biçimlendiren dini semboller, zevkler ve yaşam tercihlerinin AKP ile uyum göstermesi, üçüncüsü ise AKP’li olmanın Kürtleri biraz olsun ayrımcılıktan koruması. Üstelik bu AKP’li Kürtler’de parti memnuniyeti oldukça yüksek. Benzer bir durum CHP’li Aleviler için söz konusu değil. Yani CHP’li Aleviler partilerinden memnun değiller, ancak yine de CHP’yi sünni çoğunluk karşısında var oluşlarının garantisi olarak görüyorlar.
Daha önceden de belirttiğim gibi özellikle metropolllerde artık çok çeşitli gruplar ayrışmış yaşamlar sürüyorlar. Yani mahalle temelinde baktığınızda CHP, AKP ve BDP/HDP seçmeni arasındaki ilişkiler ve geçişkenlik asgari düzeyde. Yani birbirlerinden etkilenmiyorlar. Birbirlerini –gençleri bir nebze dışında tutarak- etkilemiyorlar.
HDP/BDP’nin metropollerdeki en büyük çıkmazı insanların gündelik hayatında var olamaması. Kendini ayrışmış kentin ayrışmış sokaklarına sıkıştırması. Bunun da elbette tutuklanmalardan, baskıya, 30 yıllık savaşın her türlü tahribatına kadar sebebleri var. HDP/BDP seçmeni partisinden en memnun seçmen ama içlerine yenilerini katmakta da bir o kadar zorluk yaşıyorlar. Hatta aile içinde dahi belli ki büyük ayrışmalar yaşanıyor. Çünkü metropolde HDP/BDP seçmeninin büyük çoğunluğu erkek. Özellikle yoksul Kürt kadınlar arasında erkeklere nazaran oylar oldukça düşük. Kadınların seçimlerini söylemlerin değil hayatlarında karşılaştıkları somut var oluşların biçimlendirdiğini düşünürsek ve siyasi seçimlerinde genellikle daha muhafazakar ve daha tutarlı oy verdiklerini düşünürsek, sadece bu bile bize durum hakkında oldukça bilgi veriyor.
HDP’nin metropollerde önünde en önemli engel bilinmemesi ve muğlak bir fikirden ibaret kalması. HDP’nin bir Ortadoğu, bir dünya partisi olduğu, yeni ve küresel bir seçenek olduğu, bir barış partisi olduğu gerçeklerinin altı tekrar tekrar çizilmeli. HDP’nin önündeki ikinci engel ise şu an itibarıyle seçimleri kazanacağına dair bir veri bulunmaması. Yani HDP’nin hem kısa hem uzun dönemi düşünmesi gerek. Kısa dönemde HDP’nin kazanmasının güçlenmesi demek olduğu ve HDP’nin güçlü olduğu yerde ayrışmanın, ayrımcılığın olmayacağı, barışın ve çoğulluğun olacağı iyi anlatılmalı.
Benim fikrime göre HDP’nin gerçekçi ve umutlu olması gerekir. Şimdilik gözüken o ki bu seçimlerde en büyük yenilgiyi CHP alacak. Oyların eskisi gibi dağılması CHP seçmeni için büyük bir hayal kırıklığı olacak. Üstelik CHP seçmeni gelir grubu ve yaşam tarzı açısından baktığınızda gündelik hayattan çok söylemsel düzeyde yaşananlardan etkilenen bir grup. Bu yenilgi CHP seçmenini yeni arayışlara itecek. HDP’nin bu yeni arayışların adresi olacağını ve bunu bilerek haraket etmesi gerektiğini ve bu seçmeni küstürmemesinin önemli olduğunu düşünüyorum. AKP’li Kürtler ve Türkler ise ancak ve ancak saha çalışmalarıyla ve uzun dönemde kazanılabilir kanısındayım.